entellektuel tek kişilik komünite.

Perşembe, Temmuz 06, 2006

Frankenstein ya da Prometheus



Frankenstein miti 1816 yılında bazı aristokratların vakit geçirme amacı ile doğaüstü ve korkunç hikayeler yazıp birbirlerine okuması sırasında doğar. Marry Shelley tarafından yazılan roman daha sonraları sayısız defa tiyatro ve sinema tarafından uyarlanacak, olay örgüsü çeşitli diğer yapıtlara örnek olacaktır.

Sinemada ilk olarak 1910 yılında kendini gösteren Frankenstein daha sonra çeşitli dönemlerde ortaya çıkacak ve varlığını günümüze kadar sürdürecekti. 1920li yıllarda küçük bir stüdyo olan ve genellikle korku janrında filmler üreten Universal daha sonra Drakula ile yaşadıkları büyük bir başarının devamında 1931 yılında Frankenstein'ı çekecek ve bugün bile herkesin ilk aklına gelen düz kafalı, boynunun her iki tarafında civata olan Frankenstein'ın canavarı ikonu meydana gelecekti. Universal Stüdyoları Frankenstein filminden kazandıkları başarılar ile bir sürü devam filmi çektiler ve 1948 yılında son film ile seriye noktayı koydular(1).

Yaklaşık on sene sonra İngiliz korku filmleri şirketi Hammer Studios Frankenstein'ı yeniden beyaz perdeye taşıyacaktı, tabi büyük farklarla. Universal'ın aksine odak noktaları yaratık değil Frankenstein'ın ta kendisi olacak ve devam filmlerinde yaratık değişse de Dr. Frankenstein'ı bir film haric hep aynı kişi Peter Cushing canlandırcaktı.

Bu yazı devamında iki stüdyonun ilk örneklerini kısaca inceleyecek, benzerliklerini farklılıklarını ortaya koyarak, filmlerin devamında türe etkilerine değinecektir.

Frankenstein (1931)

Film mezarlıkta bir adamın cenaze merasimi ile başlar. Ölünün gömülme işlemi bittikten sonra kenarda bekleyen Frankenstein ve yardımcısı saklandıkları yerden çıkarak ölüyü mezarından çıkartır ve yanlarına alırlar. Frankenstein ve yardımcısının konuşmalarından yeni bir insan dünyaya getirmek için eksik olan parçanın insan beyni olduğunu anlarız. Daha sonra üniversiteye beyni çalmak için gönderilen asistan Fritz normal beynin olduğu kavanozu parçalar ve üzerinde anormal beyin yazan bir suçlunun beynini alır. Bu sırada Frankenstein için endişelenen nişanlısı yanına Victor ve Frankenstein'ın üniversiteden profesörü olan Dr. Waldmann'ı da alarak Frankenstein'ın deneylerini yaptığı yere giderler. Frankenstein'ın yaptığı ölüyü canlandırma deneyinin başarısına tanıklık ederler. Ortaya çıkan yaratığın çirkin ve aptal olması sonucundan üzülen Frankenstein onu bir hücreye kapatır. Yardımcısı Fritz'in işkencelerine dayanamayan yaratık onu öldürür. Frankenstein yarattığı canavarı yok ettiğini düşünerek evine döner ve nişanlısı ile düğün hazırlıklarına başlar bu sırada Dr Waldmann'ı öldürerek kaçan yaratık daha sonra istemeden küçük bir kızın ölümüne sebep olur. Düğün eğlencesinde olan halk öldürülen kızın babası ile köye gelmesi ile galeyana gelir ve yaratığı avlamak için toplanırlar. Yaratıcısı ile karşılaşan canavar onu alarak eski bir değirmene götürür ve oradan aşağı fırlatır. Değirmenin kanadına çarpıp düşme hızı yavaşlayan Frankenstein kurtulur, halk ise değirmeni yakarak canavarın ölümüne sebep olur.


The Curse of Frankenstein (1957)

Film Baron Frankenstein'ın hapishanedeki hücresinde idamı beklerken hikayesini rahibe anlatmasıyla başlar. Çocuklukta Krempe ile yaptığı deneyler sırasında ölü bir köpeği tekrar hayata döndürmüşlerdir. Seneler sonra asılmış bir adamın vücudunu çalarlar. Frankenstein çeşitli uzuvlar satın alır ve geriye eksik kalan tek şey bir dahinin beynidir.

Bir gece eski hocası Prof. Bernstein'ı evine çağırır ve onu merdivenlerden iterek öldürür ve buna kaza süsü verir. Bernstein gömüldükten sonra mezarını açarak beynini çalar. Krempe onun deneylerinin parçası olmak istemez, onu Bernstein'ı öldürmekle suçlar . Aralarında tartışma yaşanırken beyin hasar görür ama Frankenstein beyini kullanır ve ortaya çıkan doğuştan kötü, konuşmayı beceremeyen ve yaratıcısını ilk gördüğü anda boğazlamaya çalışan yaratıktır. Daha sonra yaratık ağaçlık araziye kaçar ve orada kör bir adamı öldürür. Onun peşine düşen Krempe ve Baron onu kafasından vururlar.

Krempe'nin ısrarlarına rağmen Frankenstein yaratığı tekrar düzeltmeye çalışır. Baron'un yardımcısı Justine labrotuvara gizlice girer ve yaratığı görür. Frankenstein onu oraya kilitler ve Justine'in ölümüne sabep olur. Nişanlısı Elizabeth ile evlenen Baron düğünden sonra Elizabeth'in labrotuvara girmesi ve canavar tarafından esir alınması sonrası eşini kurtarmaya çalışırken yanlışlıkla onu vurur ve canavarı ateşe verir. Canavar çatıdan düşerek ölür.

Tekrar hapishaneye döndüğümüzde Baron arkadaşı Krempe'den anlattığı hikayeyi doğrulamasını ister fakat Krempe sessiz kalır. En sonda Frankenstein'ın idam edileceği giyotini görürüz.

1931 yapımı Frankenstein adlı filmde Dr Frankenstein genç, idealist, insanlığa hizmette bulunmak arzusunda biri olarak gösterilirken The Curse of Frankensteinda ( yazının devamında CoF olarak geçecektir) Frankenstein 40'lı yaşlarında aristokrat, egoist yaptığı deneyin başarılı olması için insan öldürmekten bile çekinmeyen kötü biri olarak karşımıza çıkar.

Frankenstein(1931) filminde yaratık korkutucu görüntüsünün altında naif bir yan taşıyan adeta yeni doğmuş bir bebek gibi dünyayı tanımaya çalışan birisidir. İlk güneşi gördüğünde ona elleri ile dokunmak için uzanır. Ateşten korkar. Dr Weldmann onun beyninin suçlu beyni olduğunu ve kötülük yapmasının normal olduğunu söyler. Ona göre derhal yok edilmesi gereken bir canavardır. Frankenstein ise yarattığı canlının sorumluluğunu almak istemez ondan adeta kaçar. Yaratık kendisine işkence eden ve kötü davranan Fritz'i öldürdüğünde onu yok etmeyi kabul eder. Yaratık kendisine ilk defa iyi davranan küçük Maria ile oynarken istemeden olsa da onun ölümüne sebep olur ve şaşkınlıkla oradan kaçar. Boris Karloff'un canlandırdığı canavar aciz, korkutuculuktan uzak ve içinde bulunduğu toplum tarafından dışlanması yönüyle romandaki yaratığa benzer.

CoF'da ise yaratık ilk doğduğu anda bile kötüdür. Görür görmez yaratıcısına saldırır sebepsiz yere kör bir adamı ve Frankenstein'ın sevgilisi Justine'i öldürür. 1931 yapımı film ile tek benzerliği ikisinde de yaratığın kötücül ve agresif davranışlarının sebebi olarak onlara takılan hasar görmüş beyin gösterilir. CoF'daki yaratık ayrıca diğer Frankenstein filmlerinin aksine çok az yer alır. Filmdeki ilk görüldüğü an filmin ortalarına tekabul eder. Sahnede gözüktüğü anlarda ise ya bir cinayet işliyordur ya da öldürülüyordur.

1931 yapımı film 1929 bunalımından sonra ortaya çıkmıştır ve 262.000 $ bütçesi olmasına rağmen 12 milyon $ gibi inanılması güç bir hasılat yakalamıştır. CoF ise 1957 yılında gösterime girdiğinde box office de büyük başarı sağlamıştır. İki filminde savaş sonrası ekonomik buhran dönemlerinde çıkması ve bu derece başarılı olması bir tesadüf olabilir mi? BFI Companion to Horror, 50 lerin bilim kurgu filmlerinin soğuk savaşın paranoyasının yol açtığı bir durum olduğundan ve Peter Cushing'in oynadığı Baron Frankenstein'ın atom bombasını yaratan bilim adamının metaforu olduğunu söylüyor.(2)

1930lu ve 1940lı yıllarda sansürün Amerika'da çok etkili olması sebebiyle ilk filmde korkunç ve kanlı sahneler kullanılmaz. Hatta film gösterildiği sırada en önemli sahnelerden biri olan yaratığın kızı öldürmesi bile sansürün gazabına uğrar. Aksine CoF ise o zamanın koşullarına göre oldukça gore(kanlı vahşet içeren) ve korkunç sahneler içerir. Film eleştirmeni Bill Warren'e göre Hammer studyosu Gothic filmler cekmekten ziyade Grand Guignol ( 19. yy sonlarında pariste açılmış ürkütücü cinayetler abartılı ölüm öyküleri anlatan tiyatro) ekolunu takip etmişlerdir. CoF korku türünü gösterilmeyenden korkulmasından gösterilen ile korkulması şeklinde evrimleştirmiştir.

İki filmde gösterildikleri dönemde bolca tartışılmış, büyük başarı kazanmış ve zamanlarına göre türlerinin prototipi olmuş eserler. Ayrıca iki filmde mad scientist ( çılgın bilimadamı) alt janrının önemli yapıtaşları sayılırlar ve sayelerinde bir çok devam filmi çekilmesini sağlamışlardır.


1- Universal çok sonraları 2004 yılında Van Helsing adlı filmde Frankenstein'a tekrar göz kırpacak.

2- The BFI Companion to Horror. London: British Film Institute, (1996.85)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home